Bhutan Yazıları 6


Tiger'ım Nest'im


Tipik Bhutan köyünden Paro’ya otelimize dönüşümüzde, geleneksel Bhutan danslarından oluşan bir gösteri izledik. Seyahatimizi organize eden Vajra Guru Spritual Travels isimli acentenin sahibi Dr Karma Wangchuk'un Sadece bizim grup için organize ettiği bu gösteri Bana pek bir “turistik” geldi, açıkçası sıkıldım da ama yine de seyahatimizin mimarı Dr Ümit Kuru’nun hazırladığı aşağıdaki fotoğraflar ve videodan oluşan sunumu sizlerle paylaşmak istiyorum. Belki Sizlere ilginç gelebilir;




Ertesi sabah büyük gün; Bhutan’ın Sembolü Tiger’s Nest’e çıkacağız. Büyük olasılıkla eğer Bhutan daha çok bilinen, daha popüler bir destinasyon olsaydı Tiger’s Nest’i de en az Angkor Wat, Machu Piccu ya da en azından Rio’nun Corcovado tepesindeki “Kurtarıcı İsa” - Christo Redentor- heykeli kadar iyi biliyor olurduk…

Tiger's Nest (Paro Taksang veya Takshang Palphug Manastırı)

Efsaneye göre; Bhutan’a Budizm’i getiren Guru Rinpoche manastırın inşa edildiği sarp kayalıkta yer alan mağaraya gerçekte Eşi Yeshe Tsogyal’ın tezahürü olan dişi bir kaplanın sırtında uçarak geliyor. Buraya gelme nedeni bölgedeki İblis Simgey Sandrup’a karşı savaşmak. Rinpoche; İblis’e karşı zafer kazandıktan sonra mağarada 3 ay süreyle meditasyon yapıyor.

Tapınak ve Mağara çok uzun zamandır bir Ney yani Kutsal Mekan olarak biliniyor. Tibet’in en ünlü yogi ve şairlerinden biri olarak bilinen Milarepa burada meditasyon yapmış. “Demir Köprücü”  Gyalpo Usta burada bir Terma bulmuş. Terma’lar Guru Rinpoche’nin bilgeliğini ve öğretisini içeren kutsal metinler. Saklı hazine anlamına gelen bu Terma’ları Rinpoche aydınlanmış hazine bulucular tarafınan bulunması için saklamış. Tibet’den gelip de Bhutan’ı bir ülke haline getiren Namgyal 1646’da burayı ziyaret etmiş. Tüm Bhutan’dan hacılar yıllar boyunca bu Kutsal Mekânı ziyaret etmişler.

1692 yılında ise Paro Penlop’u (Bölge Valisi) Gyalse Tenzin Rabgye, Rinpoche’nin meditasyon yaptığı bu mağaranın üzerine tapınağın ilk binasını inşa ettirmiş.

Grubun günlerdir süren “Katırla mı çıksak yoksa yürüsek mi?”  tartışmalarını en sonunda yürümek lehinde sonlandı. İsteyen Paro Vadisinden yaklaşık 900 metre yukarıdaki, sarp kayaların arasında saklanmış bir mağaraya inşa edilmiş bu manastıra, en azından yolun yaklaşık yarısına katır sırtında çıkabiliyor. (Katır sırtında çıkmanın maliyeti kişi başı 550 Ngultrum yani yaklaşık 11 USD bu arada…)

Ben yürüme kararını önceden vermiştim zaten. Katırın üzerinde yer yer bir yanı uçurum bir patikada hayvanın her hareketinde bir sağa bir sola sallanmanın Bende yaratacağı gerginliği düşünmek bile uykularımı kaçırıyordu zaten. Thimphu’daki akşam yemeğinde bize katılan Dr Karma’nın söyledikleri de doğru tercih yaptığımden emin olmamı sağladı. O akşam yemekte; genelde Avrupalı turistlerin yürümeyi tercih ettiğini, ayrıca Tiger’s Nest’in kutsallığı ve büyüsü göz önüne alındığında yürüyerek çıkmanın adeta hacı olmak gibi özel bir anlam taşıyacağını söylemişti… Bir de hoş bir espri yapmıştı; Dr Karma dedi ki; “Biliyorsunuz Bizler Budistiz ve reenkarnasyona inanırız. Bizler katırlarla çıkmayız çünkü bizim inancımıza göre bir sonraki yaşamımızda bu sefer biz katırları sırtımızda taşımak zorunda kalabiliriz…”  

Ve tabii ki her şeyin ötesinde, dönüşte “Ben Tiger’s Nest’e yürüyerek tırmandım” şeklinde hava atacak olmak kesinlikle vazgeçebileceğim bir şey değildi…

Sabah otelden çıkışta önce diğer bir otele eşyalarımızı bıraktık. Geceyi farklı bir otelde geçireceğiz; Hotel Janka ResortYeni otelimizden aldığımız bastonlarımızla birlikte ki sonradan o bastonlar tırmanırken çok işimize yaradı, Tiger’s Nest’e doğru düştük yola.

Tırmanmaya başlanılır...

Aracımızdan indiğimiz, patikanın başlangıcı harika bir çam ormanı. Patikanın başındaki küçük Chorten’in yanından yola düşüyorsunuz. Önce dik bir patikada, ne kadar formda olduğunuza bağlı olarak değişen 1,5-2 saatlik bir yürüyüş/ tırmanış ile bir süre dinlenebileceğiniz bir Restoranın bulunduğu yere geliyorsunuz. Ardından yine bu kez birazcık daha kısa –belki 1 saatlik- dik bir patika daha var. Sonra Tiger’s Nest’in harika fotoğraflarını çekebileceğiniz bir noktada soluklanmanın ardından bir sürü merdiven iniyorsunuz. Merdivenlerle indiğiniz an alt noktada yaklaşık 60 metre yukarıdan suları dökülen muhteşem bir çağlayan var. Çağlayanın hemen yanından yine merdivenlerle bu kez tırmanmaya başlıyorsunuz ve en sonunda Tiger’s Nest’e ulaşıyorsunuz. Bu arada zor da olsa bu yol gerçekten keyifli. Yol boyunca muhteşem fotoğraflar çekebilirsiniz.

Patika boyunca karşınıza çıkan tabelalardan

Katırlarla çıkmayı tercih edenler...

Yol üzerindeki restoranın kadrolu kedisi ve
arkada hala uzak Tiger's Nest

Yola Devam...

Azıcık soluklanırken bir Profil fotoğrafı çektirmeli, değil mi?

Yaklaştık...

Merdivenler

Çağlayan

Tiger's Nest

Onca yolu gelip Tiger’s Nest Tapınağının kapısına dayandığınızda karşımızda güler yüzlü, Doma çiğnemekten dişleri kıpkırmızı bir Polis Memuru bulduk. Tapınak içerisine fotoğraf makinesi, video kamera ya da cep telefonu sokmak kesinlikle yasak. Çantalarınız da yanınıza alamıyorsunuz. Biz de yanımızdakileri emanet dolaplarına bırakıp, üzerlerimiz arandıktan sonra içeriye girebildik.

İçeride birkaç küçük tapınak var. Bunlardan en ilginç olanı; Dubkhank veya Pelphu Lhakhang olarak isimlendirileni (Lhakhang; Bhutan dilinde Tapınak, Tanrı Evi anlamına geliyor). Bu küçük tapınak Guru Rinpoche’nin 3 ay süreyle meditasyon yaptığı mağaraya bitişik olarak yapılmış. Tapınağın içerisindeki duvarlarda Guru Rinpoche’nin 8 farklı tezahürünün resimleri var. Tapınağın zemininde açılan bir kapaktan, gösterişli bir kapının ardındaki mağaranın mühürlenmiş girişini görebiliyorsunuz –feneriniz varsa tabii ki…-. Rehberimiz Sonam'ın söylediğine göre yılda bir kez çok özel bir törenle mağaranın girişindeki bu mühür açılıyormuş.

Diğer tapınaklarda çok da özel bir şey yok açıkçası ama yine de Tiger Nest’in gizemli bir atmosferi var. Lonely Planet Bhutan Tiger’s Nest’den söz ederken; “Rüzgârın uğultusu, suyun sesi ve dönen dua çarklarının gıcırtısı dışında ses duymayacaksınız” demiş ama  bunlara ilave olarak Turistlerin çıkardığı sesleri de eklemek gerekiyor maalesef.

Dönüşte çıkarken bir süre dinlendiğimiz Restoranda öğle yemeğini yedik. Gruptaki kuş meraklıları etraftaki değişik kuşların peşinde koştular bir süre, ellerinde makineleriyle. Ben de havaya uyup bir iki fotoğraf çektim. Eminim grubun doğa meraklıları Emin Eren ve Dr Ümit Kuru bu kuşların Latince isimlerini bile biliyorlardır ama ben sadece “Kuş” diyorum.

"Kuş"

Grupça bir hayli ağırdan aldığımız eğlenceli bir inişin ardından aracımıza vardığımızda hava kararmaya yüz tutmuştu. Güzel bir gündü;  Bhutan’da görmeyi en çok istediğim 2 yerden ilkini görmüştüm ve tırmanma kısmı o kadar da zor olmamıştı. Doğrudan otele geçtik, sabah Bhumtang’a doğru yola düşüyoruz. 

Hareket saat 04.00’de…



Veni Vidi Vici...

Sürecek





Etiketler: , ,