Arjantin ve Patagonya'da 2 Hafta
Bölüm 4
Efsaneye göre; Iguazu
nehrinde Boi isimli dev bir yılan yaşarmış. Yerli Guaraniler her yıl genç bir
bakireyi nehre atarlar, Boi’ye sunarlarmış. Bu törene tüm kabileler, hatta uzaklarda
yaşayanlar bile katılırmış.
Yılın birinde Taroba
isimli gencin sevdiği genç ve güzel bakire Naipi kurban olarak seçilmiş. Taroba
isyan etmiş ve boş yere kabilenin yaşlılarını bu kararlarından vazgeçirmeye
çalışmış. Yaşlıların kararı değişmemiş tabii ki. Taroba da bunun üzerine, dev
yılan Boi’ye sunulmasından bir gece önce Naipi’yi kaçırmış.
İki sevgili bir kanoya atlayıp
nehir yoluyla kaçmak istemişler. Fakat bunu öğrenen Boi’nin öfkesi çok ağır
olmuş. İki sevgiliyi yakalayıp nehri ikiye ayırmış. Taroba’yı ağaçlara, Naipi’nin
saçlarını da şelalelere dönüştürmüş…
Daha sonra da Boi
Şeytanın Boğazından –Garganta del Diablo-
batmış ve şelaleyi yani asla bir araya gelmeyecek olan
sevgilileri izlemiş.
Fakat iki sevgili Boi’ye
rağmen kavuşurlarmış zaman zaman; Güneşli günlerde ortaya çıkan gökkuşağı bir
araya getirirmiş onları…
|
"Sıkı Gezgin" Ümit Kuru Ağabey'in objektifinden |
Her gezgin ruh için
“kutsal” mekânlar vardır. Çocukluğunuzdan beri hakkında bir sürü şey
bildiğiniz, gitme hayalleri kurduğunuz, ilk kez gördüğünüzde ise tarif edilmesi
zor bir heyecan, keyif ve mutluluk karışımı duyguyla, derin bir nefes alıp bir
süreliğine bakakaldığınız mekanlar. Hatta o anlarda fotoğraf makinenize
davranmakta bile geç kalırsınız. Sadece kısacık da olsa o anın büyüsünü yaşamak istersiniz. Sözgelimi Tac Mahal,
Machu Picchu ve Angkor Wat'ı ilk gördüğüm o anlar belleğimde kazılı
adeta.
Bu gezide de benim için 2 kutsal mekân vardı… Fakat bu kez insan yapısı
değil de doğa harikaları. İlkini bu yazıda anlatmaya başlıyorum; muhteşem Iguazu. (Diğeri
için okumaya devam…)
Sabaha kadar bardaktan
boşanırcasına yağmur yağan bir gecenin sabahında Buenos Aires’ten ayrılıyoruz. Bu
kez Buenos Aires’in şehre daha yakın olan yerel havalimanı Aeroparque Jorge
Newbery’den uçtuk. Arjantin Havayolları, Aerolineas Argentinas’a ait
uçağımız 09.50’de havalanıyor ve yaklaşık 2 saatlik bir uçuştan sonra Iguazu’nun
Cataratas del Iguazú isimli uluslararası havalimanına iniyoruz.
Havalimanı binasından
çıktıktan sonra sizi karşılayan çok sıcak olmasa da aşırı nemli hava… Bu kadarı
uzun yıllardır Antalya’da yaşayan ve dolayısıyla neme alışkın olduğunu iddia
eden benim için bile çok fazla. Havalimanından direk otelimiz Saint George'a geçiyoruz. (Bu arada konaklamamız Arjantin tarafında). Otele
yerleşmenin ardından çok yakındaki salaş ama sevimli La Tranquera Restoranda nehir balığı Surubi’nin
tadına baktık.
|
Surubi... Aslında tabakta
pişirilmiş bir Surubi resmi paylaşmak daha uygun
olabilirdi ama elimde bir tek
bu var. Öğle yemeği yediğimiz
La Tranquera restoranın duvarından…
|
Yemek sonrası Brezilya
tarafına doğru yola çıktık. Arjantin Brezilya sınırında Iguazu’ya özgü bir
durum var. Arjantin, pasaportlarınıza çıkış damgası vursa da Brezilya tarafı
böyle bir işlem yapmıyor. Yani eğer bizim gibi şelalelerin Arjantin tarafında,
Puerto Iguazu şehrinde konaklıyorsanız, şelalelerin Brezilya tarafını görmek
için Arjantin’den çıkıp yeniden giriyorsunuz…
İlk durağımız şelalelerin
girişine yakın helikopter pisti. Eğer Iguazu’yu kuş bakışı görmek istiyorsanız 10
dakikalık bir helikopter turunun maliyeti 110 USD. Grup elemanlarının bir kısmı, özellikle benim gibi felaket bir araç tutması probleminden mustarip olmayanlar helikopter
turu yapıyorlar.
Ardından Iguazu Ulusal
Parkına –Portekizcesi; Parque Nacional de Iguacu- 41,60 Real yani yaklaşık 20
USD karşılığında giriş yapıyoruz. Giriş yaptıktan bir süre sonra Park
içerisindeki Hotel das Cataratas’ın önünde araçtan inip şelalelere giden
patikaya yöneliyoruz.
|
Cataratas do Iguaçu; yani Iguazu Şelaleleri |
|
Hotel das Cataratas |
Patikaya girmeden hemen önce
Iguazu’nun gürültüsü karşılıyor sizi. (Bu arada yeryüzündeki şelaleler pek çok
farklı açıdan sınıflanıyor, yok debisi en fazla olan, yok en geniş olan, yok suları en
yüksekten dökülen... Iguazu büyük ve muhteşem. Bu kadarını bilmek bana yeterli
geldi. Meraklısı için aşağıdaki fotoğrafta her türlü karşılaştırma var…)
|
Nombre:İsim, Rio:Nehir, Pais:Ülke, Altura:Yükseklik, Caudal:Debi |
Henüz patikanın başladığı
platforma adım atmışken yazımın başında sözünü ettiğim o büyülü anı yaşıyorum.
Kutsal mekânlarımdan biri tüm ihtişamıyla; gürültüsü ve hafiften yüzüme çarpmaya başladığı su damlacıklarıyla karşımda duruyor. Iguazu Arjantin
tarafına kıyasla daha küçük Brezilya tarafında bile çok büyük, çok ihtişamlı. Zaten
Iguazu da Guarani dilinde “Büyük Su” demek…
|
Iguazu'yu ilk gördüğüm noktadan... |
Platform’dan patikaya
geçip hafif bir eğimle aşağıya doğru yürüyoruz. Patika boyunca yer yer şelaleyi
izleyebileceğiniz ya da fotoğrafını çekebileceğiniz balkonlar var. Hava sıcak,
nem oranı inanılmaz yüksek ve deli gibi terliyorsunuz. Terlemenin yanında bir
de şelalenin havalandırdığı su kütlesine yaklaşınca üzerinizdeki her şey hafiften
sırılsıklam olmaya başlıyor. Nem nedeniyle su içmek için sık sık durmak
kaçınılmaz oluyor. Dolayısıyla yolunuz düşerse eğer yanınıza büyük bir şişe su
alın. Bir de fotoğraf makinenizin sürekli nemlenen objektifini kurulayacak bir
bez!
Patikanın sonunda, nehir seviyesine
ulaştığınız noktada şelalenin çok yakınına kadar gidebileceğiniz, nehir üzerinde
bir de yol var. İşte bu yolda giysilerinizle duş almış kadar ıslanıyorsunuz…
Dikkat; fotoğraf makinenizi eğer modelini upgrade etmek gibi bir planınız
yoksa yanınıza almayın!
Iguazu Brezilya tarafından fotoğrafladıklarımdan;
Hava kararmaya yüz
tutmuşken üstteki fotoğrafta gördüğünüz asansörle yukarı çıktık. Iguazu’nun ihtişamına
Brezilya tarafından son kez baktıktan sonra otelimize doğru yola düştük.
Dönüş yolunda Brezilya’lı
rehberimiz Eduardo bize küçük ve eğlenceli bir test yaptı. İçerisinde Iguazu’nun göründüğü uluslararası üne sahip filmleri sordu. İşte yanıtlar; 1986 yapımı Robert de Niro’lu “The Mission”,
James Bond serisinden, favorim Roger Moore’lu 1979 yapımı “Moonraker”, Iguazu sahnesini anımsayamasam da Collin
Farrel ve Jamie Foxx’lu 2006 yapımı “Miami Vice”, Iguazu Peru’da gösterildiği için Eduardo’nun kıl olduğu Indiana Jones Serisinin son filmi 2008 yapımı “Indiana Jones and the Kingdom of the Crystal
Skull” ve listedeki izlemediğim tek film Leslie Nielsen’in oynadığı 1997 yapımı “Mr. Magoo”…
|
Iguazu'nun Brezilya tarafından paylaşacağım son fotoğrafta Ben varım... Sırılsıklam olmuş halimle! |
Ertesi gün, Iguazu’nın
daha büyük olan Arjantin tarafını gezeceğiz…
Sürecek...