Kendine bu kadar uğraşıp bu güzelim mezarı inşa ettiren İmparator anlaşılmaz bir şekilde buraya gömülmemiş. Gerçek mezarı yine Hue’de
ama kimsenin bilmediği bir yerde. Hatta bu sırrı korumak için İmparatorun cenazesini
gömen 200 kişinin geri döndüklerinde başları kesilmiş. Tu Duc’un iki yüz
kişinin hayatına mal olan cenazesi neden bu kadar kıymetliymiş bilinmez.
İnsana huzur veren bu güzelim mekânda bol bol fotoğraf
çektikten sonra yeniden Hue kent merkezine doğru yola çıkıyoruz. Bu arada
ilerisi için kendime not; olur da bir gün Vietnam’a yeniden gidersem; buraya,
Tu Duc’un mezarına mutlaka yeniden gelinecek ve saatlerce kalınıp binlerce
fotoğraf çekilecek…
Hue’deki sonraki durağımız İmparatorluk Sarayı veya Kalesi
(Imperial Citadel). Sarayın etrafı surlar ve surlar da bir hendekle çevrili. Hendek ve surların içinde de yine duvarlarla çevrili Pekin’deki Yasak Şehir benzeri bir şehir varmış. Nguyen Hanedanına
ait şehrin adı da; Yasak Mor Şehir. Varmış diyorum çünkü Amerikan savaşı sırasındaki
bombardımanlar nedeniyle bir hayli hasar görmüş. Citadel’in büyük bölümü
restorasyon çalışmalarının devam ettiği bir şantiye gibi.
Amerikan Savaşı dedik ya işte tam da burada Vietnam’a
gidecekler için kısa bir Amerikan Savaşı bilgisi vermeli. Seyahatnamenin
ilerleyen bölümlerinde savaştan bir hayli söz edeceğim çünkü. Hele bir de “Tet Saldırısı" (Tet
Offensive) var ki, ülkede nereye gitseniz karşınıza çıkıyor sanki. Buyrun
sizlere “ödüllü” seyahat bloglarında bile bulamayacağınız kısa bir Amerikan Savaşı
özeti.
Sömürgeci Fransızlar bölgeden çekildiklerinde Vietnam, aralarında
silahlandırılmamış bir bölge bulunan, Kuzey ve Güney olmak üzere iki ayrı
bağımsız ülkeydi; Ho Amca’nın Komünist Vietnam’ı Kuzey Vietnam ile Amerika
Yanlısı Güney Vietnam. Kuzeydeki Ho Amca’nın iki Vietnam’ı birleştirmek gibi
bir hayali vardı. Zaten 1954 yılında, sömürgeci Fransızların çekilmelerinin ardından yapılmış bir anlaşmaya
göre iki Vietnam seçimler yoluyla birleştirilecekti. Fakat ABD yanlısı Güney
Vietnam bu seçimlere yanaşmadı. (Hatta derler ki eğer o seçimler gerçekleşseydi
sonuçta Ho Chi Minh birleşik Vietnam’ın başkanı olur belki de savaş da olmazdı,
kim bilir?)
Güney Vietnam’ın Katolik ve anti-komünist başkanı Ngo Dihn
Diem’in seçimlere yanaşmaması üzerine Kuzey, gerillaları Viet Cong’lar ile
Güneyde terörist eylemler gerçekleştirmeye başladı. Tabii ki dünyanın her daim
savaşa hazır jandarması ABD, birleşik üstelik de komünist bir Vietnam oluşumuna izin
veremezdi. Bunun için de ne gerekiyorsa yaptı. Hatta yıllar sonra kanıtlandığı
üzere CIA, ABD yanlısı Ngo Dihn Diem’e karşı darbe organize etti, Diem'i öldürttü ve
Kuzeylileri suçladı. Diem’in kendi generallerinin düzenlediği bu darbeyle Güney
Vietnam’ın yönetimini de Vietnam Cumhuriyet Ordusu (ARVN) ele geçirdi. İlginç bir bilgi; Darbe
esnasında Güney Vietnam’ın başkenti Saigon’da ABD’nin 16,000 (yazıyla on altı
bin) askeri danışmanı varmış.Tam da burada aklıma Costa-Gavras'ın 1982 yapımı "Kayıp" (Missing) filmi geldi...
Ardından Amerikalıların olaya müdahil olabilmeleri için gereken
olay da gerçekleşti. 2 Ağustos 1964 günü Tonkin Körfezinde Amerikan savaş gemisi
Maddox’a ateş açan Kuzey Vietnam devriye botları batırıldı. Sonrasında da savaş patlak verdi; SSCB ve Çin Destekli Komünist Kuzey Vietnam Ordusu ve destekçisi Viet
Cong (Ulusal Kurtuluş Cephesi veya NLF) ile Güney Vietnam Ordusu ve Amerikan
birlikleri arasında 30 Nisan 1975’de Güney Vietnam’ın başkenti Saigon’un
düşmesine kadar sürecek olan savaş. Saygon düştüğünde Amerikalılar ve destekledikleri Güney
Vietnam ordusu savaşı kaybetmişlerdi.
Yarım milyondan biraz daha fazla Amerikalı, (tam olarak 536.100
asker) Bruce Sprinsteen’in "Born in the USA" şarkısında da dediği gibi “sarı
adamları” öldürmek için bu topraklara gönderildiler. (Got in a little hometown
jam/ So they put a rifle in my hand/ Sent me off to a foreign land/ To go and
kill the yellow man… Türkçe meali; Bir mahalle kavgasına karıştım/ Elime bir tüfek tutuşturdular/ Yabancı bir ülkeye gönderdiler/ Sarı Adamları öldürmek için...)
Yarım milyon Amerikalı askerin, isimleri Washington D.C.'deki meşhur duvarda (Vietnam Veterans Memorial) yazılı yaklaşık 60 bini hayatını bu topraklarda kaybetti. Vietnam Ordusu ve Viet Cong’lar olarak Kuzey Vietnamlıların toplam askeri kaybı ise 1,1 milyondu. Güney Vietnam’ın kaybı nedir bulamadım ama çok da araştırmadım açıkçası. Sonuçta aradan bunca yıl geçtikten sonra ne de
olsa yitirilen yaşamlar sadece bir rakam olarak kalacak fakat belirtmek istediğim bir rakam daha var.
O da her iki taraftan ölen toplam sivil sayısı ki, o da 4 Milyon kadar.
Tet saldırısına gelince;
Tet Vietnam dilinde yeni yıl anlamına geliyor ve
Vietnamlılar için yılın en önemli günü. 1968
yılı Ocak ayında yeni yıl kutlamaları nedeniyle ateşkes ilan edilip savaşa 2
gün ara verilmişken, 30 Ocak sabahı, yani Vietnam yeni yılının ilk sabahı, Kuzey Vietnam Ordusu ve Viet Cong’lar, Güney Vietnam ve müttefikleri Amerikan birliklerine karşı topyekûn bir saldırıya
başlıyorlar. Tüm ülkeye yayılan, yaklaşık 80 bin birliğin yüzden fazla şehre
saldırdığı, Amerikan savaşı tarihindeki bu en büyük askeri harekâtın ismi de
Tet Saldırısı. Öncesinde Amerikalılar savaşı kazanıyor oldukları gibi bir
yanılgının içindeyken Tet Saldırısıyla işlerin pek de öyle olmadığını
anlıyorlar. (Meraklısına not; Bu saldırıyı sinema kurtları Stanley Kubrick’in Full Metal Jacket
filminden anımsayacaklardır.)
Hue şehri ve bir zamanlar şehrin kalbi olan Mor Yasak Şehir (Imperial Citadel),
Amerikan savaşında ciddi hasar görmüş. Savaş boyunca Hue’nin stratejik konumu
nedeniyle burada çok şiddetli çatışmalar yaşanmış. Stratejik olarak Hue’yi önemli
yapan neden şehrin Kuzey ve Güney Vietnam arasındaki silahsızlandırılmış
bölgeye komşu olması. Ayrıca Amerikalıların
Vietnam’daki ana üssü Da Nang’dan içerilere giden tek ikmal yolu da buradan
geçiyor. Ve tabii ki Parfüm Nehri; Hue’nin Parfüm Nehrinin kıyılarında kurulmuş
olması da Amerikan ikmal botları için oldukça önemli. İşte bu yüzden Hue Savaş
boyunca, özellikle de Tet Saldırısında çok hasar görmüş.
|
Hue Sokaklarından; Imperial Citadel'i görmeye bir söyle gidemedik vallahi! |
|
Imperial Citadel, Hendek ve Surlardaki kapılardan biri |
|
Yasak Mor Şehre giriş; Ngo Mon Kapısı |
|
Yasak Mor Şehrin havuzlarındaki balıklar. Gidip de bu fotoğrafı çekmeyen kalmış mıdır? |
|
Yasak Mor Şehirdeki restorasyon çalışmalarından |
İmperial Citadel sonrası kararmaya yüz tutan havayla
birlikte sonraki durağımız Parfüm Nehri kıyısındaki Thien Mu Pagoda’ya
geçiyoruz. Başlangıçta benim için sıradan bir Pagoda ziyaretiyken beklenmedik
bir şekilde karşıma çıkan Austin Marka eski bir otomobille olay oldukça ilginç bir hal alıyor.
Sanırım Budist Keşiş Thich Quang Duc’un ismini bilen çok
azdır. Ama internette aşağıda da paylaştığım fotoğrafını görmemiş
olanımız yoktur. Duc, 10 Haziran 1963 yılında, Güney Vietnam Hükümetinin Budistler
üzerindeki faşizan baskılarını protesto etmek için Saigon şehrinde bir kavşakta
kendini yakmış. Bu meşhur fotoğraf tüm dünyaya yayılmış ve Güney Vietnam
hükümetinin Budistlere yaptığı baskı gizli kalmamış. (Kısa bir süre sonra da
baskıcı Katolik Ngo Dihn Diem hükümetine CIA darbe düzenlemişti, hatırlarsınız)
Görgü tanıklarının anlatıklarına göre Duc, bedeni yanarken alevlerin
ortasında hareketsiz öylece oturmuş. Başkan J.F. Kennedy'nin, gazeteci Malcolm
Browne’a Pulitzer Ödülü kazandıran bu fotoğraf karşısındaki yorumu “Tarihteki hiçbir haber fotoğrafı,
bu kare kadar dünyada etki yaratmamıştır” olmuş. Bence de tarihte bu kadar etkili çok az fotoğraf vardır. Fakat diğer bir yandan Kennedy’nin ülkesinin neden olduğu
Amerikan Savaşında çekilmiş pek çok başka fotoğrafı göremeden bir suikaste kurban
gittiğini de hesaba katmak lazım. Sözgelimi Nick Ut'un "Napalm Girl" isimli fotoğrafı veya Eddie
Adams’ın çektiği, Viet Cong’lu Yüzbaşının başına sıkılan tek kurşunla idam
edilişinin fotoğrafı gibi…
İşte Thien Mu Pagoda’da gezerken bir anda karşıma çıkan eski
otomobil, Budist Keşiş Thich Quang Duc’un, meşhur resimde de arkasında motor kaputu açık durmakta olan otomobili
çıkıyor.
|
Malcolm Browne'a Pulitzer Kazandıran Thich Quang Duc'un meşhur fotoğrafı (web'den) |
|
Duc'un Thien Mu Pagoda'da sergilenen Austin Marka otomobili |
|
Thien Mu Pagoda |
Thich Quang Duc’un öyküsüne kıyasla benim için pek de bir
özelliği kalmayan Thien Mu Pagoda ise yedi katlı ve Vietnam’daki en yüksek
Pagodaymış ve 1601 yılında inşa edilmiş. Ayrıca Hue şehrinin de resmi
sembolüymüş. Vardığımızda güneş batmak üzereydi, daha aydınlık saatlerde gitsek
bu Pagoda’nın ve bahçesinin daha çok fotoğrafını çekmek isterdim. Özellikle
sonrasında internette, bir dolu nehirden çekilmiş Thien Mu fotoğrafı gördükten
sonra söylüyorum bunu. Yolu düşecek olan fotoğraf sevdalılarına duyurulur…
Günün son aktivitesi oldukça turistikti; Parfüm nehri
üzerinde bir tekne gezisi. Küçük bir grup birkaç şarkı söyledi ardından da içinde mumlar
yanan kâğıttan fenerlerimizi Parfüm nehri üzerine bıraktık.
Akşam yemeği sonrası Hue sokaklarında dolaştım biraz. Nehir
boyunca yürürken karşıma içerisinde çok güzel heykeller olan bir park çıktı. Gece
olduğu için maalesef heykellerin fotoğraflarını çekemediysem de link’deki
Flickr kullanıcısı neredeyse tüm heykelleri fotoğraflamış. Blogda Hue’yi
yazdığım bu günlerde Facebook’da çok da paylaşılan bir sayfa geldi de aklıma; “Hala
Rönesansa Girememiş Olmamızın Nedeni Olan 53 Heykel”. Vietnam’da 340 Bin
nüfuslu bir şehirde, alelade bir parktaki heykellerle ülkemdekileri kıyaslayıp üzüldüm
açıkçası. Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim, Parfüm nehri kıyısında bir
park. Heykeller Parkı diye geçiyor ama asıl ismi 3 Şubat Parkıymış. Ya da boş
verin. Uğrayıp, sonra da bizim heykelleri anımsayıp moralinizi bozmayın…
Sürecek