Namibya Botsvana ve Zimbabve Seyahat Notları
Afrika’nın bir ucu,
Namibya Swakopmund’da hafif serin bir havaya uyandığım o sabah, kahvaltı öncesi
fotoğraf makinemle sahilde kısa bir yürüyüş yapıyorum. Okyanusun kokusu çok
güzel...
Kahvaltıda yan masada
oturan orta yaşlı çift nereli olduğumu
soruyorlar –tabii ki Almanlar, tüm Namibya Alman turistlerle dolu zaten-. Türk
olduğumu söylüyorum; “Tahmin etmiştik” diyorlar. Gruptaki diğer üyelerle
aramızdaki konuşmalardan anlamışlar. Gençliklerinde karavanla aylarca
Türkiye’yi gezmişler, Türkçe’ye aşinalar. Karşılıklı olarak biraz Namibya’daki
rotalarımızdan söz ettikten sonra Beyefendi Türkiye’den söz etmeye başlıyor.
Konuşmaya pek hevesli, hem eski Türkiye anılarından söz ediyor hem de bildik
politik yorumları yapıyor; Avrupa Birliği, Erdoğan vs. Bense sadece kahvaltımı
bitirmek istiyorum ama adamcağızı dinleyebilmek için masamda yan dönmem
gerekiyor ki bu da hem konuşup hem de kahvaltıya devam etmemi zorlaştırıyor.
Allahtan Eşi durumu fark ediyor da; “Bırak da adam yemeğini yesin” mealinde bir
şeyler söylüyor ve muhabbeti sonlandırıyoruz. Hiç sohbet edecek havada değilim
çünkü; hele de bir Alman’la Avrupa Birliği veya Erdoğan konusunda konuşacak
havada hiç değilim... (Bu arada beni şahsen tanımayıp da bu satırları okuyanlar
için bir bilgi vereyim; Antalya’da yaşıyorum ve her yıl yüzlerce Alman hasta görüyorum...)
Kahvaltı sonrası Walvis
Bay’e –Walvis Körfezi’ne doğru yola çıkıyoruz. Fokları ve yunusları göreceğiz
ve şansımız varsa balinaları...
Swakopmund Walvis Bay
arasındaki 30 kilometrelik yol çok keyifli. Yolun bir tarafı Atlas Okyanusu
diğer tarafı ise Namib Çölünün Dune’ları, yani kızıl kum tepeleri.
Afrika’nın Kuzeyinde, Namibya
ve Güney Angola’nın Atlas Okyanusu kıyılarına Skeleton Coast deniliyor; yani
İskelet Sahili. Tam olarak Angola’daki Kunene ve Namibya’daki Swakop Nehirlerinin arasındaki sahil şeridine.
Çok eski zamanlardan
beri denizciler, bu sahiller için; “dünyanın en zorlu sularından” demişler.
Balina avcılığının yaygın olduğu yıllarda, binden fazla hantal ve ahşap gemi bu
sahillerde kumlara saplanıp ömrünü tamamlamış. Portekizli denizciler daha
1500’lü yıllarda buraya "Cehennemin Kapıları" derlermiş, Namibya’nın Bushmen
kabileleri ise; “Tanrının öfkeyle yarattığı yer”...
1941 yılında zamanının
meşhur yolcu gemilerinden Dunedin Star bu sahillerde karaya oturmuş. Ardından
yardıma gelen iki kurtarma gemisi de batınca Dunedin Star günlerce mahsur
kalmış. Bu konuyla ilgili bir kitap yazan John Henry Marsh isimli İngiliz yazar
olaydan 2 yıl sonra yazdığı kitabında, bu sahilleri Skeleton Coast olarak
adlandırınca bu isim kullanılır olmuş.
Skeleton Coast’ın
Swakopmund ve Walvis Bay arasındaki bölümünde, bir zamanlar balina gemilerine
mezar olan bu sahillerde artık otel ve tatil köyleri var. Bizim Güneydekiler kadar büyük olmasalar da irili ufaklı pek çok
tesis görebiliyorsunuz. Bunlardan bir tanesi bir dönem çok meşhur olmuş, hem de
bizim sahillerdeki onca süper lüks tesisten herhangi birinin hiç olmadığı kadar... 2006
yılında The Burning Shore Beach Lodge isimli oteli Hollywood yıldızları
Angelina Jolie ve Brad Pitt birkaç haftalığına kapatmışlar. Çünkü Angelina
Jolie çocuklarından birini Swakopmund’daki özel bir hastanede dünyaya getirmiş.
(Kaçıncı çocuğu falan diye sormayın, malum onların çoluk çocuk durumları biraz
karışık fakat Namibya doğumlu kızımızın ismi; Shiloh Nouvel Jolie-Pitt...)
Swakopmund’un dünyanın kalanına ve özelikle de ABD’ye ne
kadar uzak olduğu düşünülürse paparazzilerden kaçmak için oldukça mantıklı bir
çözüm, değil mi?
Walvis Bay; Balina Körfezi demek. Derin suları nedeniyle deniz taşıtları için tam bir cennet olan
bu körfezde Namibya’nın tek büyük limanı var. Bu özelliğinden ötürü hep
sömürgecilerin ilgisini çeken körfezi önce İngilizler ele geçirmişler.
Almanların Namibya’yı sömürdüğü dönemlerde bile burası etrafı Almanlarla
çevrili, İngilizlere ait bir kara parçasıymış. Ardından bölgenin kontrolü Güney
Afrika Birliği’nin olmuş ki daha sonra bu ülkenin ismi Güney Afrika
Cumhuriyeti’ne dönüşmüştü... Güney Afrika Cumhuriyeti de Limanı ancak 1994
yılında Namibya’ya devretmiş.
Yukarıda sözünü ettiğim
derin sular sayesinde körfez ayrıca büyük de bir lagün. İçerisinde pek çok hayvan
türünü barındırıyor. Yüzlerce farklı türden göçmen kuş, kışı geçirmek için bu Lagüne geliyorlar. Hatta Balinalar; planktondan zengin suları nedeniyle, çiftleşmek için bu sulara gelmiş balinalara sıkça rastlanıyor, özellikle Haziran ve Ekim arasında...
Walvis Bay’e geliş
amacımız da işte bu Lagünde tekne turu yapmak, Lagün sakinlerinden en azından bazılarını yakından görebilmek.
|
Swakopmund Sahilinden, sabahın erken saatleri... |
|
Sahilden bir kare daha; Okyanus kokusu harika... |
|
Swakopmund'dan Walvis Bay'e giden yol, ve Skeleton Coast |
|
Skeleton Coast |
|
Namib Çölünden Atlas Okyanusu |
Tekne turu için Catamaran Charters’a ait katamarana atlayıp körfezin sularına açılıyoruz. Karadan uzaklaşmaya
başlarken esprili rehberimiz Mossie bize tur ve göreceğimiz veya göremeyeceğimiz hayvanlar
hakkında bilgiler veriyor. Marine big 5 yani "Denizlerdeki Büyük 5" tanımını da ilk
kez ondan duyuyorum. Bu 5 canlı; Yunus, Deri Sırtlı deniz kaplumbağası, Balina,
Mola Mola (Aybalığı) ve Fok’muş. Mossie’nin anlattıklarından anladığım Big
5’dan yunusları görme şansımız var, kaplumbağayı bir ihtimal görebiliriz,
fokları ise istemediğimiz kadar göreceğiz. Balina görebilmemiz maalesef çok zor,
dalmayacağımıza göre Mola Mola da...
Fokları istemediğimiz
kadar göreceğiz dedim ya; yola çıktıktan bir süre sonra teknenin kadrolu foku
görünüyor ve arsızca tekneye çıkıp günlük balık harcırahını toplamaya başlıyor.
Öylece, teknede bizlerin arasında dolaşıyor yani, çok da arkadaş canlısı. Diğer
kadrolu eleman koca bir pelikan ise teknenin üzerine konuyor ve o da günlük
hakkı olan balığı almak için bekliyor. Martılar ise zaten yola çıktığımızdan
beri teknenin birkaç metre üzerinde dönüp duruyorlar.
Körfezin sonunda Pelikan
Point isimli denize doğru uzanan dar bir kara parçası var ve o kara parçasında
da büyük bir fok kolonisi; Güney Afrika Kürklü Fokları. Koloniye yaklaşırken bu
kez yunuslar eşlik ediyorlar tekneye. Bir anda sıçrayıp, suyun üzerinde bir an görünüp
yine aynı hızla kayboluyorlar. Fotoğraflarını çekmek istiyorum ama ne mümkün?
Bunlar da Afalina cinsi yunuslarmış (Hint-Pasifik Şişe Burunlu Yunusu) ve Big 5
içerisindeler.
Bir süre Pelikan Point
karşısında durup bol bol fok fotoğrafı çektikten sonra yavaştan dönmeye
başlıyoruz. Dönerken bu kez de Walvis Bay körfezindeki büyük gemilerin arasında
yol alıyoruz.
Bu keyifli tur teknedeki deniz ürünlerinden oluşan öğle yemeği ve
Şampanya ikramıyla son buluyor.
|
Walvis Bay turu yaptığımız Catamaran Tours gibi pek çok şirket var, onlardan biri olan Laramon Tours'un iskelesi ve teknesi |
|
Hoşgeldiniz!!! |
|
Bizim Katamaran'cıların iskelesi; her şey yasak... Yüzmek, dalmak, oltayla balık avlamak, köpek gezdirmek, yüksek topukla gezmek, çöp atmak!!! |
|
Arkada Liman genişletme çalışmaları ve hemen önümüzde Flamingolar... |
|
"Kadrolu" Pelikan; bir anda gelip tekneye konuveriyor... |
|
Her ne kadar Hitchcock'un Kuşlar filmini anımsatsa da, korkulacak bir şey yok, bu Martılar dost canlısı. Sürekli teknenin üzerindeler... |
|
Bizim Pelikan görev başında... |
|
Mossie ve Margarita Pelikan besliyorlar. |
|
Ben geldiiiim!!! |
|
Bu sahne kaçmazdı, değil mi? |
|
Pelican Point fok kolonisi |
|
Kolonide fokların arasında kano yapmak da mümkün... |
|
Pelican Point Deniz Feneri. Tüm deniz fenerleri kırmızı-beyazken bu neden siyah beyaz bilmiyorum... |
|
Walvis Körfezinde jilet olmayı bekleyen bir gemi |
|
Zor da olsa suyun dışındayken yakalanmış bir Yunus fotoğrafı... |
|
Körfezden bir gemi daha; bu kez devasa bir Petrol Sondaj gemisi |
|
Yukarıdaki, her şeyin yasak olduğu İskelenin denizden görünüşü... |
|
Limandan; öndekiler Balina kemikleri... |
|
Ve son olarak Limandan bir kare daha... |
Katamaran Turu sonrası
Walvis Bay şehir merkezi ve sahilinde bir süre oyalandıktan sonra yeniden
Swakopmund’a dönüyoruz. Ama bu kez yolda Dune’lerde yürüyeceğiz...
Sürecek